Everest Dağı, dünyanın en yüksek dağı olup, iki ülkenin sınırları arasında yer almaktadır. Görkemi ile herkesi büyüleyen Everest Dağı, Çin ve Nepal arasındadır. Himalayalar'da, yaklaşık 28 derece kuzey enlemi ile 87 derece doğu boylamında bulunmaktadır. Everest'in en yüksek zirvesi 8.848 metre olarak bilinmektedir. İlk başarılı zirve tırmanışı 29 Mayıs 1953 tarihinde Sir Edmund Hillary ve Tenzing Norgay tarafından gerçekleştirilmiştir.

Everest Dağı'na tırmanış, yüksekliği nedeniyle oksijen tüpleri olmadan gerçekleştirilememektedir. Rüzgarın hızı saatte 100 km'yi bulabilmektedir. Everest Dağı'nda sıcaklık -70 dereceye kadar düşebilmektedir. Ayrıca, Everest Dağı'nda bitki ve hayvan kalıntılarına rastlanmamıştır. Sık sık çığ düşmesi, dağcılar için büyük bir tehlike oluşturmaktadır.

Everest Dağı'na tırmanan ilk Türk dağcı Nasuh Mahruki, 1995 yılında zirveye ulaşmıştır. Everest Dağı'nın zirvesine ulaşan ilk Türk kadın dağcı ise Eylem Elif Maviş'tir. Eylem Maviş, 2006 yılında zirveye tırmanarak adını altın harflerle yazdırmıştır.

Everest Dağı, yerel halk arasında "Chomolungma" olarak adlandırılmaktadır, bu isim Tibet dilinde "Dünyanın Anası" anlamına gelmektedir. Nepal'de ise bu dağ "Sagarmatha" olarak bilinmektedir, bu isim Sanskritçe'de "Gökyüzünün Alını" anlamına gelir.

Everest Dağı'na tırmanış, sadece fiziksel bir dayanıklılık değil aynı zamanda mental bir güç gerektirmektedir. Yüksek irtifa, oksijen eksikliği ve ekstrem hava koşulları, dağcıların karşılaşabileceği zorluklardan sadece birkaçıdır. Bu nedenle, Everest Dağı'na tırmanış öncesinde kapsamlı bir hazırlık ve eğitim süreci gereklidir.

Everest Dağı, sadece bir doğa harikası değil, aynı zamanda insan azminin ve kararlılığının bir sembolüdür. Dağa tırmanan her birey, kendi sınırlarını zorlayarak, doğanın en ekstrem koşullarında hayatta kalma becerisini göstermektedir. Bu nedenle, Everest Dağı'na tırmanış, birçok dağcı için hayatlarının en büyük başarılarından biri olarak kabul edilmektedir.